Enseste maruz kalmanın kız ve erkek çocuklar üzerindeki etkileri

Aile içinde anne veya babanın cinsel tacizde bulunacak yapılarda olması, aile sisteminin zaten aile olamadığını gösterir çünkü anne babanın biyolojik olarak çocuk yapabilecek yetenekte olmasıyla çocuklara anne babalık yapabilecek vasıflarda olması birbirinden farklı şeylerdir. Ensest kuralını çiğneyen anne baba çocuklara sağlıklı büyüyebilecekleri bir ortam oluşturamaz. Böyle bir ortamda büyüyen bir kişi, insanlık kültürünün bir parçası olabilmesini çok zorlaştıran bir durumun içinden gelmiş demektir.
Cinsel taciz ödipal dönem içerisinde oluşuyorsa, çocuğun göreceği zarar çok ağır olur ve ruhsal büyüme durur. Daha sonraki yaşlarda, özellikle ergenlik çağı içerisinde yaşanan ensest ise erkek çocukta ve kız çocukta farklı etkiler oluşturacaktır. Ancak genel olarak, ensest girişimi çocukta o ebeveynin kaybı anlamına gelir. Ensest girişiminde bulunan baba veya anne artık ruhen anne veya baba olmaktan çıkar; bir erkeğe veya kadına dönüşür.
Erişkin bir insanın başka bir insanı veya çocuğu kullanarak cinsel haz oluşturma çabasına, cinsel eylemin zorlama veya kandırma gibi bir içeriği olması ve hiç değilse başlangıçta tek yanlı olması haline cinsel taciz diyoruz. Bu eylem aile içerisindeki üyeler tarafından gerçekleştiriliyorsa, o zaman ensest terimini kullanıyoruz. Çocuk cinsel bölgelerinden 3 yaşına doğru haz aldığı için, bu yaştan önce uygulanan bir taciz teşebbüsünde sadece canı yanmış olur. Bu durumda bir cinsel tacizin, anlam olarak, küçük bir çocuk için bedeninde oluşan başka bir fiziksel travmadan çok fazla bir farkı olmaz.
Cinsel tacizin çocuk için de cinsel taciz olması, esas olarak çocuğun cinsel bölgelerinden haz almaya başlaması sonucunda gerçekleşir. Bu durumda çocuğun ruhsal yapılanmasının taşıyabileceğinden fazla uyaran gelmesi, yine fiziksel acıya yol açacaktır. Anlaşılacağı gibi, cinsel tacizin çocuğa zararı, aldığı hazdan dolayıdır. Çocuk “kötü” bir eylem sonucunda haz duymuştur; eylemin, kötü olmasına rağmen haz vermiş olması, çocuğun kendisini suçlu hissetmesine neden olur. Durumun yarattığı öfke çocuğun kendisine yönelir. Çocuk haz aldığını kendisine de itiraf edemez çünkü bu, kötülüğe onun da katıldığı ve “kötü” olduğu anlamına gelecektir.
Bebeklik döneminde annenin göstereceği ciddi aksamalar çocukta akıl hastalığı riskinin artmasına sebep olur. Annenin çok ufak yaştaki bir çocuğa cinsel tacizde bulunması, onun annelik yapabilecek kapasitede olmadığını gösterir ve böyle bir anne çocukla ilişki kuramaz. Çocuğu sevememektedir, ona çok büyük bir öfkesi vardır çocuk büyük olasılıkla, annesi cinsel tacizde bulunduğu için değil, annelik özelliklerine sahip olmadığı için hasta olacaktır. Bu durumda, çocuğun kız veya erkek olması sonuç üzerinde etkili değildir. Buna genellikle annenin açık veya örtülü biçimde akıl hastası olduğu durumlarda rastlanır. Zaten annenin kendi bebeğine ciddi ölçüde fiziksel zarar vermesi, kendisine karşı da çok büyük bir öfke duyduğunu gösterir.
 Erkeklerde görülen cinsel sapkınlıkların, bu insanların annelerinin çocuklukla onlara dürtüsel bir ilgi duymalarından kaynaklandığını biliyoruz. Annelerin bu ilgisinin 3 yaş öncesinde, genelde 2 yaş civarında oluştuğunu belirtmiştim. Klinik örneklerden bu kişilerin, çocukluklarında annelerinin onları dudaklarından öpmelerine, yıkarken pipilerini okşamalarına dair anıları olduğu bilinir. Ancak sapkınlığın oluşması için annenin fiziksel eylemlerinin olması gerekmez. Önemli olan, annenin çocuğu arzu nesnesi olarak görmesidir; çocuk bu duyguyu algılar ve ruhsal sistemi artık büyümeye ihtiyacı olmadığına karar verir.
Hatırlanacağı gibi, normal gelişmede çocuğu büyüten duygu annesine uygun olmadığı, annesiyle arasında bir düzey farkının bulunduğu algısıydı. Bu durumda çocuk, benlik ideali olarak ifade edilen, ilerde annesinin âşık olabileceği birisi olmak üzerine bir tasarı oluşturuyordu. Fakat annelerinin dürtü nesnesi olan erkek çocuklarda benlik ideali oluşmayacağı için, büyüme de olmaz. Sapkınlıklarla ilgili bilgilerimiz bize 3 yaşından önce erkek çocuğun annesi tarafından cinsel tacize uğramasının ruhsal gelişmeyi durduracağını söylemektedir.
Annenin ödipal dönemdeki cinsel tacizi de çocuğun ruhsal gelişmesini durduracaktır ve çocuğun dürtülerini annesinden çekmesi mümkün olmayacaktır. Çocuk bu durumu kendisinin dünyanın en harika varlığı olduğu şeklinde yorumlayacak, narsisistik sistemi son derece şişkin bir biçimde kalacaktır. Anneyle ergenlik çağı ile beraber yaşanacak cinsel beraberlikse, çocuğun o zamana kadar oluşmuş bütün kişilik sisteminin çökmesine, benlik idealinin kaybolmasına, çocuğun benlik sınırlarının silinmesine ve akıl hastalığına yol açabilecek bir durumdur çünkü anneyle yaşanan cinsel beraberlik, bebeklikte yaşanmış anneyle bütünleşme dönemine kaymaya ve bir daha oradan çıkamamaya yol açabilir.
Erken çocukluk dönemlerinde çocukların babanın cinsel tacizine maruz kalmaları, en temelde babasız olduklarını, hayatlarında baba işlevini yerine getirebilecek bir ebeveynlerinin olmadığını gösterir. Kız çocukların ödipal dönemde babanın cinsel tacizine maruz kalması bütün kişilik yapılanmasını etkiler. Çocuk, babanın eşi olabileceğine inanır. Annesine karşı büyük bir suçluluk duyar veya anneyi ciddiye almamaya başlar, anneden hızla uzaklaşır.
Bu kız çocuğu bütün erkeklere sahip olduğuna, herkesi baştan çıkarabileceğine inanacaktır. Bu yüzden ya kendisini tehlikeli bulacak, çekingenleşecek ve erkeklerden uzak durmaya çalışacaktır ya da bütün erkeklerin kendisinin olduğu algısını denemeye çalışacaktır. Bu ise baştan çıkarıcı bir yapıya ve kalıcı ilişki götüremeyen, erkeklerle kısa süreli dürtüsel ilişkiler yaşayan bir karakter oluşmasına yol açacaktır. Bir insanın kalıcı bir ilişki götürebilmesi için gereken mütevazılaşma böyle bir kız çocuğundan beklenemez; çocuğun gelecekte erkeklerle sevgi ilişkisi oluşturması son derece zor olacaktır. Babanın cinsel tacizine maruz kalmak karakterde bir bozulmaya değil, ruhsal olarak babasız kalmaya ve reel olarak da fiziksel zarara neden olur. Genç kadının erkeklere ve hayata olan güveni ciddi olarak zedelenir.