“Kendini kötü hissetmekten kaçınma” kişilik örgütlenmesinde ortaya çıkan duygu karışımının içindeki öfke, sıradan öfkeden farklı bir duygudur. Bu nedenle bunu “bebeksi öfke” veya “yok edici öfke” olarak adlandırıyorum. Bu duygu genelde öfke olarak hissedilmez. Kişi kendisini gergin, huzursuz, tedirgin hisseder. Çoğu zaman yorgunluk hissi, dikkat bozukluğu, hiçbir şeyden keyif alamamak, hayatın dışında kalmak gibi bir durum yaratır. Genellikle kişinin verimliliği ve hatta işlevselliği bozulmuştur. Bu öfke, yatkınlığı olan insanlarda adale ağrılarına, baş ağrısına, migrene, yüksek tansiyona neden olur.
Yok edici öfkenin daha hafiflemiş şekilleri öfke olarak hissedilebilir. Günlük hayatımızda öfke olarak tanımladığımız bu duygunun genellikle bir hedefi vardır; bazen dış dünyaya, bazen de kişinin kendisine yönelir. Çoğu zaman öfke bir rahatsızlık, bir engel yaratarak veya zarar vererek iç dengemizi bozan bir durumu ortadan kaldırmayı veya bundan kurtulmayı, uzaklaşmayı hedefleyen bir amaç içerir. Bu temeldeki öfke, korunmak için kullanılır. Bazen de sevdiğimiz bir varlığın bizim için sevilebilir olma özelliğini kaybetmekte olduğunu görürüz ve onu sevilebilir durumda tutmak amacıyla ortaya öfke çıkar. Bu öfke türü hayatı doğru bir çizgide sürdürebilmek için gereken bir duygudur.
Öyle anlaşılıyor ki, öfke deyince tek bir duygudan bahsetmiyoruz. Öfkeyi, temel ölçüt olarak içeriğindeki yok ediciliği alırsak, üçe ayırabiliriz: 1- Yok edici öfke, 2- Yansıtılan öfke ve 3- Yapıcı öfke.