Ciddi klinik belirtiler veren histerinin asal karakteri, dürtülerin neredeyse tamamen bastırılmış olmasıdır. Bu durum daha çok kadınlarda görüldüğü için, histeri kadınlara özgü bir hastalık sayılmıştır. Halbuki cinsel dürtünün karşı cinsten ebeveyne yatırıldığı için bastırılması her iki cinsiyette de görülür. Dürtüleri babasına bağlanmış ve sonra da bastırılmış kadınlar cinsellik yaşayamaz hale gelebilirler. Erkeklerin sevgi nesnesinden çok dünyaya yönelik olmaları, onları dürtüleri annelerine bağlanmış ve bastırılmış da olsa cinsellik yaşayabilir durumda tutar. Bu yüzden, şiddetli histerik belirtiler kadınlarda görülür.
Cinsel dürtünün ebeveynden çekilemediği için az ya da çok bastırılmış olması, her iki cinste de cinsellikle ilgili sorunların oluşmasına yol açar. Her şeyden önce, kullanılabilecek cinsel dürtü, bir kısmı bastırmaya maruz kaldığı için azalmış olur. Kullanılabilir libidonun azalması ise cinsel hayatı fakirleştirir. Cinsel dürtünün bir kısmının ebeveynde kalmış olması, cinselliğin kötülük içeren bir ihtiyaç olarak algılanmasına yol açar. Cinsel deneyim çatışmalı bir biçimde yaşanır; çoğu zaman katlanılması gereken bir vazifeye dönüşür. Bu durumdaki kadınlarda cinsel isteksizlik sık rastlanan bir durumdur. Cinselliğin suçluluk yükü ile yaşanması ise erkeklerde cinsel sorunlara yatkınlık oluşturur. Bu durumdaki erkeklerin cinsellik yaşarken dikkatlerinin dağılması ilişkiden kopmalarına, boşalamama veya sertleşme kaybı gibi sorunlara yol açar. Bu problemleri yaşamaya yatkınlık cinsel performansa düşkünlüğe ve performans kaybı korkusuna neden olur.
Ödipal döneme ait sorunlar yaşayan erkeklerin duygusal dünyası çocuksu kalır. Uzun süren bir ilişkide bu erkekler giderek eşlerini anne yerine koymaya başlarlar. Aslında eşini anne yerine koymaya başlamak erkeklerde yetersizlik duygusuna ve iktidar kaybı korkusuna yol açar. İlişkide idare eden olmak yerine idare edilen haline gelmişlerdir. Cinsellik bu duygusal atmosferde yaşanmaya başlandığında, erkeklerde özellikle sertleşme güçlüğü dediğimiz cinsel sorun ortaya çıkar. Bu sorunun ortaya çıkabileceğini algılamak bile çoğu erkeğin eşiyle cinsel ilişki kurmaktan, cinsel hayattan çekilmesine sebep olur. Ödipal döneme ait sorunlar bazı erkeklerde fahişelere düşkünlük olarak görülebilir. Bu erkekler sevdikleri kadına fazla bir cinsel çekim hissedemez, sanki cinsellik “kötü” bir şeydir, dolayısıyla ancak “orospularla” yaşanabilecek bir ihtiyaçtır. Bu erkekler sevgi ile dürtüyü bir araya getirememektedir. Bu tutumun altında dürtülerin anneden çekilememiş olmasını rahatlıkla görürüz.
Bastırma savunma mekanizmasının yoğun kullanımı, histeriklerde birçok karakter özelliğine yol açar. Dürtülerin, çağrışımlarıyla birlikte bastırılması, kişinin içsel zenginliğini azaltır, yüzeyselleştirir. Dürtülerin hissedilmemesi, başka duyguların da kaybına sebep olur. Kişi, canlılığının önemli bir parçası olan dürtülerinden uzak durabilmek için bebeksi benliğini yok saymaya başlar. Bu durum kişinin duygularını ve “hakikiliğini” ciddi ölçüde sekteye uğratır. Bütün bunların sonucu olarak da ortaya abartılı, teatral, sanki hayatı bir oyun gibi gören ve bu oyunu oynayan bir insan çıkar. Ayrıca dürtülerin bastırılıp yaşamın dışında tutulması bastırıldıkları yaşta ve gelişmişlik düzeyinde kalmasına sebep olduğu için, dürtüsel gelişme sekteye uğrar ve bununla beraber karakter de çocuksu kalır.