IV. BÖLÜM: HAYAT DÖNEMLERİ

Klasik psikanalitik öğreti ruhsal gelişmeyi tamamen çocukluk dönemine bağlar ve nihai olarak ödipal karmaşanın çözülmüş olmasını, üretebilen ve sevebilen bir insan olmak için yeterli sayar. İnsanın ana taslağının ödipal dönem sonuna kadar oluşacağı görüşüne geniş ölçüde ben de katılıyorum ama her hayat döneminin kendine göre sorunsalları olduğuna ve ruhsal gelişmenin hayatın sonuna kadar sürdüğüne de inanıyorum. Elbette en derin katlar en büyük belirleyiciliğe sahip olan alanlardır.
Bir insan sürekli olarak beş yaşına kadar oluşmuş yapısını tekrar etmez; daha önce çözülememiş sorunlar her hayat döneminde insanın tekrar gündemine gelir ve yeniden çözüm şansı doğar. On yıl önceki insan olmadığımızı, hayatın insanı değiştirdiğini hepimiz biliriz. Fakat bu değişim her zaman gelişme yönünde olmaz. Hayat insanı her zaman olgunlaştırmaz, bazen de doğrularımızı ve prensiplerimizi kaybederiz ve ruhsal düzeyimiz geriye kayar, gücümüz azalır, mutsuzluğumuz artar. Böyle bir durumda hayat, bunları çoğu zaman kendimizden ve dış dünyadan gizleyecek, bizi oyalayacak meşguliyet ve alışkanlıklardan oluşur. Bu yüzden, kanımca hayatın çocukluk sonrası dönemleri ele alınmadan ruhsal gelişme tam anlamıyla anlaşılamaz.